25 Ağustos 2010 Çarşamba


zaman geçtikçe bencillik, doyumsuzluk katlanıyor. bilmiyorum nasıl,ne zaman, neyle doyuracak.. saniyeden saniyeye içlerine girdiğimiz ama yetinemediğimiz, hep daha fazlasını istediğimiz zevkler,hayatlar, kıymet bilmediğimiz insanlar, kuru kalabalıklar? bütün olay bir şeyi elde ettikten sonra bir değeri kalmaması mı yani? ya da az gelmesi mi?
bir şeylere bağımlı olduk ama kestiremiyorum. acıya mı,güzele mi, sekse mi, paraya mı, neye?
insan bıkıyor,her lafında karşı olduğunu söylediğin,tepki gösterdiğin durumların içine bile bile girmekten.

20 Ağustos 2010 Cuma


ben daha bir çocuk, beyini yeni gelişme evresine girmiş yavrucak iken,ki hala tamamlayamadı o evreyi, bir hikayeden çok etkilenmiş idim. bilindik bi hikaye; 'Midas'ın Kulakları'
anlatayım;
apollon, satyr marsyas ile yapacağı müzik yarışmasında kral midas'ın hakemlik yapmasını ister. kabul görülür.
midas, antikçağın tanrı krallarının tafrasına sahip yüce şahsiyet. ama sonuçta bir insan. duyguları var. hakem yansız olmalı.ama insan dedik ya,duyguları var.Apollon'la ilgili ne gibi bir derdi vardı bilmiyoruz. kıskanç veya intikam almak istiyor.iç hesaplaşmaların ya da küçük hesapların etkisiyle bir karar verir.
apollon ile satyr marsyas,ülke halkının karşısında hünerlerini gösterip midas'tan bir hakem olrak kararını vermesini beklerler. midasta satyr marsyas'ı birinci ilan edip yarışmayı kazandığını açıklar. halbuki apollon'un yeteneği daha büyüleyicidir.

apollon kızar..apollon, görkemli ama bir o kadar da duygusal.midas'a kızar. çünkü karizma ufaktan örselenmiştir. İntikam kaçınılmaz. ne yapsın? öldürse olmaz. apollon'a yakışmaz. midas'ın kulaklarını eşşek kulaklarına çeviriverir.

zaten öykü burada başlar. İşin gizi ve özü bu eşşek kulaklarda saklıdır.

kulaklar midas'ın kafasının iki yanında dikilir. midas bu sakıncalı durumu kafasına geçirdiği bir şapka ile örter. fakat saçları uzar bu kez..çağresiz berbere gitmek zorunda kalır..tabi aynı zamanda kullaklarının eşşek kulağı gibi olduğunu biri görüpte ortalığa yayacak diye ödü kopar. hiç eşşek kulaklı kral olur mu? halk böyle birine itaat eder mi? berbere sağlam bi zılgıt çeker bu gerçeğin aralarında kalması için.

gel zaman git zaman berber artık kuduracak duruma gelir,anlatsa olmuyor anlatmasa olmuyor..

sonunda berber gidiyor kentin dışında uzaklarda bir yere, bir kör kuyunun başına...çevresini denetliyor, etrafta kimsenin olmadığından emin olunca eğiliyor körkuyaya, başlıyor bağırmaya; "mİdas'in kulaklarııı eşşek kulaklarııı" . oh be ! berber rahatlıyor. ama etraftaki sazlara takılan ses, her rüzgar esişte tüm ülkeye taşınıyor; "midas'ın kulaklarıı eşşek kulaklarııı".

halk gerçeği öğreniyor..ben de hikayeyi burasına kadar hatırlıyorum..zaten bana da bu kadarı yetiyor..

olay aslında çok ibretkar değil mi hığ? berber zavallı bir tanık, ya da haberci. midas'ın gücünü gösterip hal edebileceği bir insan. midas hem mağdur hem zalim. apollon tarafından eşşek kulaklı hale getirilmiş. apollon, kendice kazanması gereken bir yarışmayı yitirmiş. o da mağdur. aynı zamanda İNTİKAMCI.

1. takke düşer eşşek kulaklar bir yerde görünür. 2. eşşek kulakları görenler sussa bile sonuç değişmez. 3. eşşek kulak söylentisinin müsebbibi kulağın sahibidir, ama ceremeyi zavallı berbere hemen yükler.4. apollon berberin kaderiyle ilgilenmez.

işte böyle sikimsonik bi hikaye.küçükken bu yaşanılması mümkün olmayan hikayeye inanıp etkilenmiştim. sonra zamanla işin soyut kısmının farkınavardım kendimce anlamlar yükledim, sonuçlar çıkardım.. ha hiç biri bir işime yaradı mı dersen,belki..yada hiç..
sevgiler.

9 Ağustos 2010 Pazartesi


çok şeyi unuttum camilla.
rüzgar aldı götürdü
fırlatılmış güller gürültü ile üşüşen güller...
dans ediyorum, solgun,
yitik zambaklarını aklımdan silmek için.
ama perişanım!
ve eski bir tutku ile esrik,
evet, sürekli, çünkü uzundu dans.
sadıktım sana camilla, kendi tarzımda...